
Araç sahipleri için kasko sigortası, bir lüksten ziyade büyük bir finansal yatırımı koruma altına alan en önemli güvencelerden biridir. Zorunlu trafik sigortasının aksine, kasko poliçesi sizin kendi aracınızın başına gelebilecek çarpışma, yanma, hırsızlık veya doğal afet gibi riskleri teminat altına alır. Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen kasko poliçelerinin kapsamı ve işleyişi hakkında kulaktan dolma bilgilerle hareket eden sürücülerin sayısı oldukça fazladır.
Bu efsaneler, hasar anında sigortalıların yanlış beklentilere girmesine ve ciddi hayal kırıklıkları yaşamasına neden olabilir. “Ben her şeyi kapsar sanıyordum” veya “Bunu ödemeyeceklerini bilmiyordum” gibi cümlelerle karşılaşmamak için, sigorta poliçenizle ilgili doğru bilinen yanlışları ve ardındaki gerçekleri netleştirmek gerekir. İşte kasko hakkında en sık duyulan 6 efsane ve doğruları:
En yaygın ve en tehlikeli yanlış budur. Kasko sigortası her şeyi kapsayan sınırsız bir güvence değildir; yasal bir sözleşmedir ve her sözleşme gibi net sınırları, yani teminat dışı haller listesi vardır. Örneğin sürücünün yasal alkol limitinin üzerinde araç kullanırken kaza yapması, ehliyetsiz olması, aracın periyodik bakımını yaptırmamaktan kaynaklanan arızalar veya aracın kasıtlı olarak hasar görmesi gibi durumlar, poliçeniz ne kadar kapsamlı olursa olsun teminat dışındadır ve hasar ödenmez.
Teknik olarak evet, en ufak hasarı bile kaskodan yaptırabilirsiniz; ancak bu, finansal olarak genellikle yanlış bir karardır. Poliçenizi küçük bir çizik için “bozmak” yani bir hasar dosyası açtırmak, yıllar içinde biriktirdiğiniz hasarsızlık indirimi hakkınızı kaybetmenize neden olur.
Bir sonraki yıl poliçe yenilemesi için alacağınız kasko fiyatları o küçük çizik için cebinizden ödeyeceğiniz tutardan çok daha yüksek olabilir. Bu tür küçük hasarlar için poliçenizdeki “mini onarım” teminatını kullanmalısınız; çünkü mini onarım işlemleri genellikle hasarsızlık indiriminizi etkilemez.
Bu düşünce, kaskoyu birçok eski model araç sahibi için bir seçenek olmaktan çıkarsa da aslında doğru değildir. Elbette yeni ve değerli araçlar için kasko bir zorunluluktur. Ancak birçok sigorta şirketi 15, hatta bazen 20 yaşına kadar olan araçlar için de kasko poliçesi düzenlemektedir. Yaş sınırı şirketten şirkete değişse de aracınızın yaşı ilerledikçe yedek parça tedariğinin zorlaşması ve risk analizinin güçleşmesi nedeniyle primler artabilir veya kapsam daralabilir; ancak “asla yapılamaz” bilgisi yanlıştır.
Bu, ödeme anında en çok anlaşmazlık yaratan konulardan biridir. Poliçenizi satın alırken kullanılan kasko değer listesi priminizin hesaplanmasında kullanılan bir rehberdir, ödenecek tazminatın garantisi değildir. Sigortacılıktaki temel kural, sigortalının zenginleşmesini önlemek ve gerçek zararını karşılamaktır.
Bu nedenle aracınız pert olduğunda ödenecek tutar, o listenin ne dediğinden çok aracınızın kazadan hemen önceki saniyedeki gerçek piyasa rayiç bedeli üzerinden hesaplanır. Bu bedel, o anki piyasa koşullarına göre listeden düşük veya yüksek olabilir.
Bu iki sigorta türü, birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır ve sıklıkla karıştırılır. Zorunlu trafik sigortası, sizin karşı tarafa vereceğiniz maddi ve bedensel zararları karşılamakla yükümlüdür ve yaptırılması yasalarca zorunludur. Kasko ise sizin kendi aracınızın çarpma ve çalınma gibi zararlarını karşılar ve tamamen isteğe bağlıdır. Kusurlu olduğunuz bir kazada trafik sigortanız karşı tarafı, kaskonuz ise sizi korur. Biri olmadan diğeri eksik kalır.
Standart bir kasko poliçesi, aracınızın fabrikadan çıktığı orijinal halini ve standart donanımlarını güvence altına alır. Sonradan eklediğiniz pahalı jantlar, özel ses sistemleri, LPG kiti veya tavan portbagajı gibi aksesuarlar, siz bunları poliçeyi alırken tek tek beyan etmediyseniz ve poliçeye ek prim ödeyerek dahil ettirmediyseniz, hasar anında kapsam dışı kalır. Örneğin hasar durumunda standart jant bedeli alırsınız, özel jantınızın farkını alamazsınız.