Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalı?
Gündem 71 Editörü • 18 Haziran 2025 11:15
Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalı?

Çocukluk döneminde yaşanan kaygı bozuklukları, hem çocukları hem de ailelerini zorlu bir süreçle karşı karşıya bırakıyor. Uzmanlar, erken müdahalenin önemini vurgularken, ebeveynlerin doğru yaklaşımlarının tedavi sürecindeki kritik rolüne dikkat çekiyor. Peki kaygı bozukluğu olan çocuklara nasıl yaklaşılmalı? 1001terapist.com’dan Psikolog Emre Gökçeoğlu, soruları yanıtladı.

Kaygı, çocukluk döneminin doğal bir parçası olsa da aşırı boyutlara ulaştığında günlük yaşamı olumsuz etkileyebiliyor. Okul korkusu, ayrılık kaygısı, sosyal kaygı gibi durumlar çocukların akademik başarısını, arkadaşlık ilişkilerini ve aile dinamiklerini derinden etkileyebiliyor. Bu noktada profesyonel destek almak kadar, ailenin tutumu da büyük önem taşıyor.

Kaygının Belirtilerini Tanımak

Çocuklarda kaygı bozukluğu farklı şekillerde kendini gösterebiliyor. Fiziksel belirtiler arasında mide ağrısı, baş ağrısı, uykusuzluk ve iştahsızlık yer alıyor. Davranışsal değişiklikler ise sürekli ebeveynin yanında olma isteği, okula gitmek istememe, yeni durumlardan kaçınma şeklinde ortaya çıkıyor.

Online çocuk psikoloğu hizmetleri alan uzmanlar, bu belirtilerin erken dönemde fark edilmesinin tedavi sürecini olumlu etkilediğini belirtiyor. Özellikle 6-12 yaş arası dönemde görülen kaygı bozuklukları, doğru yaklaşımlarla başarılı şekilde yönetilebiliyor.

Küçümsemekten uzak durulmalı

Kaygılı çocuklara yaklaşımda ebeveyn tutumu belirleyici faktör oluyor. Uzmanlar, çocuğun kaygılarını küçümsemek yerine anlayışla karşılamanın önemini vurguluyor. “Korkma, bu kadar basit bir şey” gibi ifadeler yerine, çocuğun duygularını onaylayıcı dil kullanmak daha faydalı oluyor.

Aşırı koruyucu tutum da kaygıyı pekiştiren faktörler arasında yer alıyor. Çocuğu her türlü zorlukktan koruma isteği, onun baş etme becerilerini geliştirmesini engelleyebiliyor. Bunun yerine, çocuğa güven veren ancak bağımsızlığını destekleyen bir yaklaşım benimsenmelidir.

Egzersizler önemli

Günlük rutinlerde yapılabilecek basit değişiklikler, kaygılı çocuklara büyük destek sağlayabiliyor. Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri ve pozitif görselleştirme çocukların kaygılarını yönetmelerine yardımcı oluyor. Düzenli uyku saatleri ve beslenme alışkanlıkları da kaygı seviyesini düşürmede etkili yöntemler arasında yer alıyor.

Çocukla kaygı hakkında açık konuşmalar yapmak da faydalı oluyor. Korkularını ifadeetmesine izin vermek, onlara bu duyguların normal olduğunu hissettiriyor. Aynı zamanda, başarılı baş etme deneyimlerini kutlamak çocuğun özgüvenini artırıyor.

Profesyonel Destek Ne Zaman Gerekli?

Kaygının günlük yaşamı ciddi şekilde etkilediği durumlarda profesyonel yardım almak şart oluyor. Okula gitmekte zorluk çekme, sosyal ilişkilerden kaçınma, sürekli fiziksel şikayetler bu durumun işaretleri arasında yer alıyor. Özellikle büyükşehirlerde, örneğin, İstanbul veya Ankara çocuk psikoloğu araştırması yapan aileler, yerel uzmanlardan destek alabilirken, online seçenekler de giderek popülerlik kazanıyor.

Terapistler, çocuklarla çalışırken oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve aile terapisi gibi yöntemleri kullanıyor. Bu süreçte ebeveynlerin aktif katılımı, tedavinin başarısını artıran temel unsurlardan biri oluyor.

Öğretmenlere de sorumluluk doğuyor

Kaygılı çocukların tedavi sürecinde okul-aile işbirliği kritik öneme sahip. Öğretmenlerin çocuğun durumundan haberdar olması, sınıf ortamında uygun düzenlemeler yapılmasını sağlıyor. Sınav kaygısı olan çocuklar için ek süre tanınması, sosyal kaygısı olanlar için grup çalışmalarında özel yaklaşımlar geliştirilmesi gibi destekler fark yaratıyor.